(NOT:Bu yazıyı Facebook’tan okuyorsanız yukarıdaki linke tıklayarak yazının tamamına ve fotoğraflarına ulaşabilirsiniz.)
Tekrar merhabalar, geçtiğimiz günlerdeki acı-tatlı telaşlarımız nedeniyle bahçemle ilgili yazılara biraz ara vermiştim. Tabi küçük bahçemi ihmal etmedim ama o zamandan beri de bloguma yazamamıştım; peki şimdi var mısınız küçük bahçemde minik bir gezintiye…
|
Evimin önündeki küçük bahçem |
Önce bütünü bir görmek lazım, ben de merak ediyorum aslında ne nerede diye. Bu fotoğrafı işaretlerken belli oldu, biraz fazla abartmışım…
- Bahçemin, evimin, hayatımın en güzel iki meyvesinden büyük olanı: Oğul Monk. (Bu seneki meyvemizin, 1 haftalık tatlı kızımın fotoğrafları daha sonra inşallah)
- Çit bitkisi ligustrumlar, geçen sene ramazan ayında dikmiştik.
- Domates grubu. Okun işaret ettiği yerdekiler pembeler.
- Domateslerin arkasında, duvar kenarında patatesler.
- Hanım duvara asmış: sarımsaklar. Marketten satın alma, o da araya kaynamış.
- Küpe çiçeği.
- Ayçiçeği; kendi kendine çıktı, sökmeye kıyamadım. Şimdi kocaman oldu.
- Sarmaşık gül. Fakat sarılacak bir yeri yok henüz.
- İkinci grup domateslerim. Cinsini bilmiyorum, karşı komşum fide olarak vermişti.
- Sandıktaki patatesler.
- Borudaki çilekler. Perlit içerisinde yetişiyorlar. Her gün 2-3 tane çileğimiz çıkıyor tadımlık.
- Aşı güller. 7 kök almıştım her renkten ver demiştim satıcıya. Hepsi kırmızı çıktı.
- Evin önünde sağlı sollu menekşeler. Bir ara coşmuşlardı, bu aralar sıcaklardan mıdır nedir biraz solgunlar.
- Ne olduğunu bilmiyorum ama renk renk çiçekler. Tohumlarını köyden dayım vermişti. Bahar başında serpmiştim toprağa. Ne güzel de büyüdüler.
- Boş yer bulunca fidesini dikmiştim; bir adet salatalık. Tohumdan kendim fide yapmıştım.
- Akşam sefaları
- Domateslerin arkasındakiler; ayrıntıları bir sonraki fotoğrafta.
|
17 numaralı okun gösterdiği yer |
Domateslerin arkasında kalan kısımda da birçok fidem var. Pembelerin arkasında kalan cherry domatesler var mesela. Diğerleri de şöyle:
- Patlıcan
- Biber
- Kırmızı yağlık biber
- Kıl biber
- Acı süs biberi
- Brüksel lahanası
- Cherry turplar vardı ama pek iyi olmadı. Ancak 2-3 tanesi turp yaptı, çok sık dikmişim herhalde. Şu anda hiç yok, hepsini söktüm.
- Arada bir yerlerde nane var
- Kendi kendine çıkan semizotları da fena değil.
Her akşam işten gidince bunları sulamak, dibindeki yabancı otları sökmek büyük keyif. Hele hele dalından koparıp da taze taze yeme tadının tarifi yok. Bu işten keyif alınmasa zaten ne gereği var ki uğraşmanın. Biberin, domatesin kilosu en fazla 1.5 - 2 TL. Ara not: kendim uğraşınca iyice anladım ki çiftçinin hakkı ödenmez. Pazarda 1.5 tl olan domatesi tarladan 15-30 kuruşa alıyorlar. 1 tabak biber topladım 64 gr geldi. 1 kg için kaç tane gerekir siz hesap edin artık. O kadar gübrele, çapala, sula; hadi boş ver bunları sadece toplamak için bile o kadar eğil doğrul… İnanın çiftçilerimize yazık ediyorlar…
Neyse dediğim gibi, güzel olan kendin yetiştirebilmek, salata yapacağın zaman hemen kapının önündeki bahçenden dalından koparıp da taze taze yiyebilmek. Bize ütopik görünse de zaten anne-babalarımızın yaptığı şeyler değil mi bunlar? Hadi ben biraz olsun gördüm de bizim evlatlarımız domatesi, biberi, yumurtayı, tavuğu sadece marketten biliyorlar. Belki de hiç bilmeyecek hangisi ağaçta hangisi yerde hangisi kümeste yetişiyor. Domatesi taneyle alıp kredi kartıyla ödeyen bu nesil köylerde “gir bahçeye istediğini istediği kadar topla” deyip de 5 kuruş para istemeyenleri görünce zaten şok olmuyorlar mı? Bu güzellikler de kaybolmaz inşallah; tamamen doğal, tamamen organik sebze meyvelerimizin, endemik tohumlarımızın yerine Hollanda’dan; “one minute” çektiğimiz İsrail’den aldığımız tohumları kullandığımız gibi…
Her neyse, biz bahçemize dönelim yeniden. Fotoğrafları incelerken fark ettim de yukarıda listelememişim ama şunlar da var o kalabalıkta:
- 1 tane Ginko biloba fidanı
- Yaban mersinine benzeyen meyveleri olan bir çalı bitkisi
- Aralarda kadife çiçekleri
- Yeni ektiğim marul tohumlarının olduğu saksılar
- Sağ ve sol tarafta birer tane erguvan
|
Güllerim, arım, balım peteğim, aslan oğlum: Oğul Monk |
|
Çiçekler (Nedir bunlar?) |
|
|
Sandıktaki patatesler |
|
Borudaki çilekler |
|
Akşam sefaları |
|
Yerdeki patatesler ve saksıdaki brüksel lahanaları |
|
Salkım domatesler |
|
Biberler ve patlıcan |
|
Bu nedir bilen var mı? Yaban mersini olabilir mi? |
Bu kadarcık yerde bu kadar bitki. Doymamış gözüm, kıştan beri hazırlık yaptığım için bahar gelince dayanamayıp bahçenin her santimetrekaresine bir şeyler dikmişim. Seneye bu kadar abartmayacağım. Daha düzenli daha biçimli bir bahçe planlıyorum. Hele bu seneki mahsulü bir kaldıralım da…
Esen kalın.
.
Etiketler: akşam sefası,biber,brüksel lahanası,çilek,domates,erguvan,gardening,gül,patates,patlıcan,pembe domates,sandıkta patates,sıraevler,TOKİ,topraksız tarım
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Facebook'ta Paylaş
4 yorum:
bu nasıl bereketli bahçe böyle?
ellerinize sağlık. şifa olsun tüm monk ailesine :)
elinize sağlık, domateslerinizi biraz sık dikmişsiniz ama olsun. Borudaki çilek çok hoş bir fikir.
Oğul Monk çok şanslı bir çocuk... Küçük yaşta böyle bahçeyle tanışmış... Bayıldım ben bu bahçeye ellerinize, emeğinize sağlık. Benim favorimde borudaki çileklerle birlikte, sandıktaki patatesler...
Merhaba, yaban mersini olabilir dediğiniz bitki sanırım çakal eriği ya da bölgede göven olarak bilinen bir yemiş türü. Bu bitki kışa doğru hasat ediliyor diye biliyorum. Hatta haşlanıp çekirdekleri süzülerek koyu bir içecek kıvamında kavanozlarda saklanıyor. Zira bazı önemli hastalıklara doğal yöntemlerle bulunan çözümler arasında yer alıyor....:)
Yorum Gönder