Kene tarafından toplam 3 sefer ısırıldım. Artık keneler hafif gelmeye başladığı için bir de akrebi deneyelim dedim, tarlamda sulama yaparken sağ el ve sağ ayak bileğimden akrep soktu. Doktora göre aynı akrep iki kez sokmazmış, iki farklı failim olabilir bu durumda. Olayın üzerinden yaklaşık 5 saat kadar geçti. Şu an bu satırları yazarken hastanedeyim. Acile gelmiştim, tedbiren beni bir gece gözaltına pardon gözlem altına aldılar.
Şimdi burada akrepler, akrep sokmaları hakkında bilgi vermeye gerek yok. Zaten ben de bilmiyor(d)um. Öğrenmek için Google Abi'ye, wiki kardeşe sordum. Bir sürü bilgi var. UzmanTV'de de güzel güzel anlatıyor bir doktor hanım. Bunun yerine sokulma ve sonrasındaki maceramı anlatayım. Merak edenler okumaya devam edebilir istemeyen Control-W'ya basabilir.
Mayıslar'daki KüçükBahçem'de zeytinlerimi ve cevizlerimi yeni kurmuş olduğum damlama sulama sistemi yardımıyla suluyordum. (Damlama sulama sistemi kurma hikayemi daha sonra anlatacağım) Artık işim bitmiş yavaş yavaş toparlanmaktaydım. Zeytinlerin altındaki ayrık otlarını yolarken sağ el bileğimde keskin bir acı hissetim. İlk anda diken battı zannettim ama ağrının çok keskin olması nedeniyle bir böcek tarafından ısırıldığımı anladım. Neyin ısırdığını/soktuğunu görmek için toprağı eşelerken sağ ayak bileğimde daha keskin bir acı daha hissetim tam o anda akrebi fark ettim. Üzerine bastım, ezilerek toprağa karıştı ve sanırım öldü. Vakit kaybetmek istemediğimden çok fazla arayamadım. Bulsaydım yanımda getirecektim hastaneye. Bir de hatıra fotoğrafı çektirecektim akreple birlikte.
Fotoğrafını çekemedim ama beni sokan akrep şuna benziyordu.
Yanımdaki arkadaşım ve özellikle de bizim telaşlı hareketlerimizi farkeden annem paniklediler. İşin aslı ben de telaşlanmadım desem yalan olur. Panik yapmadım ama bu sefer durum keneye göre daha ağır olduğu ve daha önce de akrep sokması acısı yaşamadığım için işi ciddiye aldım.
Hemen toparlandık; yanmakta olan ateşi söndürdüm, sulama kanalındaki kapağı açtım ki suyun önü açılsın, motoru durdurdum, motorun emme borusunu kanaldan çektim kenara koydum, etrafı toparladım. Son bir kez daha ortalığı kontrol ettim... Hay Allah kahretmesin... şimdi farkettim, sulama tesisatındaki vanaların pozisyonunu değiştirmeyi unuttum. Neyse... Bir yandan da arkadaşıma I-phone'undan internete girip akrep sokmasına karşı acil durum tedbirleri nedir diye aramasını söyledim. Bir yandan da zehir hızlı yayılmasın diye el ve ayak bileklerimin hemen üstünden turnike yaptık. Elimi de kalp seviyesinden yukarıda tuttum aynı sebepten. (NOT: Aşağıda değineceğim, turnike yapmak faydalı değilmiş)
Eşyalarımızı arabamıza yerleştirdikten sonra anahtarı arkadaşa verdim hızlı bir şekilde en yakın hastaneye doğru yola düştük. Bilenler bilir, Mayıslar'dan Eskişehir'e doğru giderken Değirmen Deresi'nin oralardan itibaren cep telefonu çekmemeye başlar. Oraya varmadan blackberry'imden internete girip yol üzerindeki en yakın hastanenin telefonunu öğrendim. Hastaneyi arayıp bilgi verdim, elimden ve ayağımdan akrebin soktuğunu ve yaklaşık 30-40 dakika kadar sonra acile varmış olacağımı haber verdim. Acilen alınacak tedbirleri öğrendim. Öğrenmekten ziyade yapmış olduğum işlemlerin doğruluğunu teyit ettirmiş oldum. Bir de bu vakaya kendilerinin bakamayacağını (sanırım yeni bir özel hastane olduğu için konunun uzmanı bir doktor mevcut değildi, hatırlatırım günlerden de pazar) Tıp Fakültesine gitmemi önerdiler.
Yol boyunca telefon çekmedi daha önceden de tecrübe etmiş olduğum gibi. Yolda da bizimkilere benim konuşmamda bir bozukluk, bir baygınlık hali, bir anormallik oup olmadığını sürekli kontrol etmelerini söyledim. Ayrıca ben her ihtimale karşı sağ ayağımı ve elimi yukarda tutmaya devam ettim. Yanımızdaki suyu soğuk tutmak için getirmiş olduğumu buz kalıplarından birini ayağıma diğerini de bileğime bastırdım. (Bu hareket doğru olmuş)
Eskişehir'i bütün olarak görebildiğimiz Bozdağ'ın tepesine gelince telefonlar çalışmaya başlar. Hemen Eskişehir Yunusemre Devlet Hastanesi'nin acil telefon numarasını buldum, yine cep telefonumdan bağlanarak. Aradım, durumu anlatım bakıp bakamayacaklarını sordum. Bakabileceklerini söyleyince de Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesine gitmeye gerek kalmadı. Biz doğruca eskiden SSK Hastanesi olan Yunusemre Devlet Hastanesine acil giriş yaptık.
Hemen ilgilendiler. Pazar günü olduğu için olsan gerek bir sürü hasta acilde bile sırada bekliyorlardı. Fakat beni fazla bekletmeden kontrol ettiler. Tansiyonumu ölçtüler, normaldi. Tahlil için kan aldılar. Biraz beklettiler anormal bir durum var mı diye. Bu arada nöbetçi doktor da uzman doktora telefonla danıştı. Sonrasında bir tetanos aşısı vurdular. Dengeli Elektrolit Solüsyonu diye bir serum bağladılar. Böylelikle hayatımın, aklımın erdiği dönemleri içerisinde ilk defa serum yemiş oldum. (Daha dur bugün ne ilkler göreceğiz...) Serumun bitmesine yakın, acildeki nöbetçi doktor uzman doktorun tavsiyesi ile Akrep Serumu diye bir iğne vurdular kalçamdan. Etti 2; hayatımda bildiğim kadarı ile ilk defa kalçamdan iğne yedim. Tabi bu iğneyi vurmadan önce çok azını kolumun deri altından uygulayıp 15 dakika kadar beklediler alerjimin olup olmadığını anlamak için. Alerjik bir durum görülmeyince kalçamdan serumun tamamını zerk ettiler.
Bu arada elimin ve ayağımın durumu hakkında bilgi vereyim. El bileğimdeki sızlama bitmiş gibiydi ya da çok azalmıştı. Ama sağ ayak bileğimdeki sızı iyice arttı. Başka bir yerimde herhangi bir ağrı sızı hissetmiyordum ya da herhangi bir anormallik.
Hemşire daha doğrusu hemşir bana toparlanabilirsin dedi, ben de işlemin tamamlandığını zannedip toparlandım gidiyorum ki "dur nereye" diye çevirdiler yoldan. "Toparlan deyince toparlan evine git anladım" dedim. Meğerse donunu toparla demek istemiş... Ben tamam zannedip eve gitmeyi planlarken uzman doktor bir gece tedbiren kalmamı istemiş. Annem yatış işlemlerini gerçekleştirdi. İşte o an canım çok yandı, çünkü ben evime gitmeyi planlıyordum. Hayatımda ilk defa hastanede yatacaktım; etti 3. Allah kimseyi düşürmesin.
Bekle dediler, üstüne üstlük bir de burnumdan oksijen verdiler (nedenini hiç bilmiyorum). Annem beni böyle görünce bir de yatacağımı öğrenince iyice paniklemiş koşturarak girdi acil müdahale odasına. Ben annemi sakinleştirirken doktor da geldi. Sorduk durum nedir diye; "Tedbiren bir gece kalmalısınız" dedi. "Kan tahlillerinizde de herhangi bir problem çıkmadı fakat sonuçta zehirli bir böcek tarafından zehirlendiniz. Akreplerin öldürücü olma ihtimali de var. Akrep zehri böbreklere zarar verebilir. Herhangi bir anormallik görülmemesine karşın tedbiren burada kontrol altında kalmanız iyi olur, evde bir sorun çıkarsa gelip gitmeniz, bizim müdahale etmemiz daha zor olur" dedi. Güzelce sorduk güzelce yanıt verdi doktor. Sonra annemi çıkarttılar odadan. Biraz daha bekledikten sonra beni acilden çıkarıp hastane bölümüne yatırmak üzere bir hastabakıcı geldi, tekerlekli sandalye getirmiş. Bin seni götüreyim dedi. Ben gerek yok kendim giderim, şimdi annem daha da telaşlanır diye kalktım ayağa. Sanırım hastabakıcılar tembihlenmiş olsa gerek, "sen şimdi otur da kapıdan çıkınca kalkarsın" dedi. Öyle de yaptık, kapıdan tekerlekli sandalyeyle çıktım(bu da ilk, etti mi 4) acilden sonra hemen kalktım kendim yürüyüp hastanedeki odama geldim.
Koğuşumuz pardon hastane odamız 8'er kişilik. Ben gelince herkes Allah kurtarsın, pardon geçmiş olsun dediler. Ben de odaya gelince yaş ortalaması iyice bir düştü. Şu anda bu yazıları yazmakta olduğum odamda genellikle nefes darlığı çeken yaşlı dedeler var. Bir iki tane de tansiyon hastası orta yaşlı hastalar. Buradakiler sanırım bir kaç gündür buradalar ve birbirleri ile iyice ahbap olmuşlar. Sağolsunlar hemen yardımcı oldular. Örneğin az önce yemek saatiymiş, yemekler dağıtılmış. Hemen görevliyi bulup yeni biri geldi ona da yemek bırak dediler. Ben gerek yok, daha doktor bile görmedi dediysem de yemek geldi. Tam yemeğimi kaşıklarken (kaşık ve çatalımı da sağolsun oda arkadaşlarım verdi) doktor bey geldi, bir kaç soru sorarak bir form doldurdu. Akrep sokmasının irsi olup olmadığını yani ailemde daha önce böyle bir olay olup olmadığını bile sordu...
Tam karşımda yatmakta olan hasta amca da iki sefer akrep tarafından sokulmuş. Bir gün boyunca sokulan yer şiddetli ağrır tam bir gün sonra sanki saati varmışçasına ağrı kesilir dedi. Aynı şeyi doktor da söyledi. Anormal bir durumum olmadığını, bir gün kadar ağrısı olacağını söyledi o da. Ben bileğimdeki ağrının geçtiğini ama ayağımdakinin daha da şiddetlendiğini söyledim. Önce ayağını mı soktu diye sordu. Ben önce el bileğimi sonra ayak bileğimden soktuğunu söyledim. Doktorun dediğine göre bir akrep sadece bir kez sokarmış. Bendeki duruma göre iki farklı akrep tarafından sokulmuş olabilirim. Buna göre üç ihtimal var;
1. ya ben iş üzerindeki iki akrebi rahatsız ettim
2. ya da bir yuvaya çomak soktum farkında olmadan
3. ya da geçen ay yakalayıp alkolde sakladığım akrebin sülalesi kan davası için buluşmuş beni bekliyorlardı gelince intikamlarını aldılar.
Bu arada bugün havanın aşırı sıcak olduğunu ve bu sıcakta özellikle arı, akrep gibi ısırıcı/sokucu hayvanların sataşacak yer aradıklarını not etmem gerek.
(Fotoğrafı eve gidince koyacağım, koydum işte)
Bu akrebi yine bahçede yakalamıştık. Bir su şişesine koymuştum, bir kaç saat sonra kurtulamayacağını anlayınca kendini sokarak intihar etti. Asil hayvan. Ben de ziyan olmasın diye kenelere yaptığım gibi alkolün içine attım. Fotoğrafta görüldüğü gibi.
Biz doktorda kalmıştık, oradan devam edelim. Doktor bey akrep sokması konusunda tecrübeliymiş benim şansıma. Daha önce görev yaptığı Mardin'de akrep sokması vakası çok yaşanırmış. Malum oralarda hem daha çok hem de daha zehirliler bu hayvanlar. Bu arada bir de müjde verdi bana, akrep tarafından zehirlenenler on sene romatizma ağrısı çekmezmiş. Herhalde vücudun zehre karşı kendisinin geliştirdiği savunma sistemi bu arada romatizmal ağrıları da yok ediyor. Demek ki "bazen şer görünen hayır, hayır görünen şer" olabiliyormuş. İnşallah benim kronikleşmiş bel ağrısını da giderir. Bu taktıkları serum da fena değilmiş hani, canlandırdı kendime getirdi beni. (Acayip enerji verdi bir solukta buraya kadar yazmışım. Notepad++'ın söylediğine göre şu an itibari ile tam 9627 karakter olmuş)
Doktor bir serum daha yazmış. Hemşire hanım koluma bağladı serumu. Buna canım sıkıldı, çünkü özgürlüğüm kısıtlandı. Bir de Parol (parasetamol içeren ağrı kesici) verdi hemşire hanım biri akşam biri sabah olmak üzere iki adet. Ben yutmadım, yani hapı içmedim; şu an gerek yok gibi. Bir de merhem vermiş "lokalen". Galiba bu da deriden uygulanan lokal bir ağrı kesici. Bunu sürdüm elime ve ayağıma azıcık ağrıyı dindirdi.
Ben acil geldiğim için, Facebook'ta da yayınladığımı fotoğraftaki gibi tarla kıyafetlerim vardı üzerimde.(fotoğrafı annem iyi çekememiş. Orada acı çekiyormuşum gibi görünüyor ama olayın trajikomikliğine gülüyordum o sırada. Akrep sokması, acil servis, annem ve facebook...)
Sağolsun arkadaşım Onur annemi de alarak evime gitti. Eşim bana temiz kıyafetler, tıraş takımı gibi ihtiyaçlarımı hazırlamış ve Onur'la birlikte geldi yanıma. Bir karşılama, tüh vah ve sakinleştirme merasiminden hemşireyi çağırdık. Hemşire hanım kolumdan serumu çıkartır çıkartmaz hemen lavaboya gittim. Bir güzel tıraş oldum, elimi yüzümü yıkadım, ıslak havlularla teyemmüm eder gibi küçük bir temizlikten sonra kendime geldim. Kıyafetlerimi de değiştirdim. Böylece kirli elbiselerimden dolayı oturmaktan bile çekindiğim yatağıma güzelce uzanabildim. Hanım gelirken bir de netbookumu getirdi. Ben de hemen aklımdayken tuşlara sırasıyla dokunarak bloguma yeni yazımı(işte bu yazıyı) yazmaya başladım.
Ben bu yazıyı yazarken kolumdaki serum da bitti. Hemşire hanım serumu sökerek bana özgürlüğümü geri verdi. Özgürlük çok önemli, kolumda serum olduğu için rahat hareket edememek bile özgürlüğü kısıtlıyor. Ben buna bile dayanamazken Allah yanımdaki diğer hastaların ve elbette ki tüm yatmakta olan hastaların yardımcısı olsun. Allah'tan tüm hastalara acil şifalar dilerim.
İşin aslı ben biraz da hastane ortamını görmek istediğim için ısrar etmedim eve gitme konusunda. Arada bir buraları görmek sağlığımızın kıymetini daha iyi anlamamıza vesile oluyor. Şu anda ben burada en iyi, en sağlam, en rahat hastayım.
Şu anda durumum gayet iyi, herhangi bir sıkıntım yok çok şükür. El bileğimde hiç ağrı yok. Ayak bileğimdeki şiddetli sızı devam ediyor. Ara ara atak yaptığı oluyor, aniden iğne batması gibi.
Eksik olmasın eş dost arıyor geçmiş olsun dilemek için. Serumdan da kurtuldum az önce yazdığım gibi. Rahat ve özgürüm yani. Gece burada kalacağım, bir nevi otel gibi farzediyorum burayı.
Değerli arkadaşım Onur ve elbette hanımım da yanımda refakatçi olarak kalmayı teklif ettiler ama onları gönderdim. Hiç gerek yok, burada zaten hemşireler de iyi bakıyorlar. Hatta oda arkadaşlarım hemşirelerden de iyi bakıyorlar. Muhabbet de iyi. Şimdilik aklımdan parmak uçlarıma dökülenler bunlar. Gelişmeleri yazarım, meraklılar da okur.
Bu yazımın sonunda sorumluluk almamak için çok ayrıntıya girmeden, kendi öğrendiklerim ve uyguladıklarımdan bir iki önemli noktayı paylaşmak istiyorum:
* Isırılan bölge sabunla ve bol suyla temizlenmeliymiş.
* Buz koymak faydalıymış. Hem ağrıyı dindiriyor hem de zehri yavaşlatıyor.
* Akrep sokmasında zehrin kana karışmasını engellemek için turnike yapmaya gerek yokmuş çünkü zehir yayılmıyormuş. Arı sokması, pire-sivrisinek ısırması gibi yani. Zehir o bölgede kalıyor.
* Sokulan yeri kesip kanatarak kanı akıtmak ya da emip tükürmek doğru değilmiş. Yara üzerinde hiç bir işlem yapılmamalıymış.
Bugün bol bol sörf yaptım internette, film izledim uzun zamandır playlistemde bekleyenlerden. Akşama doğru işyerimden bir buket çiçek geldi. Eksik olmasınlar, bizi burada unutmadılar.
Akşam hemşire geldi, kabadan bir iğne yaptı. Acaip acıttı; ben yanınca oda arkadaşlarım pek bir keyiflendiler. Hemşireye sordum "-Bu ne" diye; "-Novalgin" dedi. "-Yahu benim ağrım yok sızım yok. Niye yedim şimdi bu iğneyi durup dururken. Bu daha çok ağrıttı" deyince "-İçinde bir de Avil var" dedi. Antihistemanikmiş yani bildiğiniz alerjik kaşıntı giderici. Valla bence ben bu iğneyi boşuna yedim. Canım da çok yandı. Bana göre tek faydası uyku yapıyor olması. Gece pek bir rahat uyudum...
İlgili linklerden:
http://www.giriver.com/forum/saglik/akrep-sokmasi-ve-akrep-sokmasina-karsi-alinabilecek-onlemler-ile-ilk-yardim/
http://www.uzmantv.com/akrep-sokmasi-durumunda-hastanede-neler-yapilir
http://www.uzmantv.com/akrep-sokmasi-durumunda-ne-yapmaliyiz
http://www.uzmantv.com/akrep-sokmasi-vucudu-nasil-etkiler
Şimdi burada akrepler, akrep sokmaları hakkında bilgi vermeye gerek yok. Zaten ben de bilmiyor(d)um. Öğrenmek için Google Abi'ye, wiki kardeşe sordum. Bir sürü bilgi var. UzmanTV'de de güzel güzel anlatıyor bir doktor hanım. Bunun yerine sokulma ve sonrasındaki maceramı anlatayım. Merak edenler okumaya devam edebilir istemeyen Control-W'ya basabilir.
Mayıslar'daki KüçükBahçem'de zeytinlerimi ve cevizlerimi yeni kurmuş olduğum damlama sulama sistemi yardımıyla suluyordum. (Damlama sulama sistemi kurma hikayemi daha sonra anlatacağım) Artık işim bitmiş yavaş yavaş toparlanmaktaydım. Zeytinlerin altındaki ayrık otlarını yolarken sağ el bileğimde keskin bir acı hissetim. İlk anda diken battı zannettim ama ağrının çok keskin olması nedeniyle bir böcek tarafından ısırıldığımı anladım. Neyin ısırdığını/soktuğunu görmek için toprağı eşelerken sağ ayak bileğimde daha keskin bir acı daha hissetim tam o anda akrebi fark ettim. Üzerine bastım, ezilerek toprağa karıştı ve sanırım öldü. Vakit kaybetmek istemediğimden çok fazla arayamadım. Bulsaydım yanımda getirecektim hastaneye. Bir de hatıra fotoğrafı çektirecektim akreple birlikte.
Fotoğrafını çekemedim ama beni sokan akrep şuna benziyordu.
Yanımdaki arkadaşım ve özellikle de bizim telaşlı hareketlerimizi farkeden annem paniklediler. İşin aslı ben de telaşlanmadım desem yalan olur. Panik yapmadım ama bu sefer durum keneye göre daha ağır olduğu ve daha önce de akrep sokması acısı yaşamadığım için işi ciddiye aldım.
Hemen toparlandık; yanmakta olan ateşi söndürdüm, sulama kanalındaki kapağı açtım ki suyun önü açılsın, motoru durdurdum, motorun emme borusunu kanaldan çektim kenara koydum, etrafı toparladım. Son bir kez daha ortalığı kontrol ettim... Hay Allah kahretmesin... şimdi farkettim, sulama tesisatındaki vanaların pozisyonunu değiştirmeyi unuttum. Neyse... Bir yandan da arkadaşıma I-phone'undan internete girip akrep sokmasına karşı acil durum tedbirleri nedir diye aramasını söyledim. Bir yandan da zehir hızlı yayılmasın diye el ve ayak bileklerimin hemen üstünden turnike yaptık. Elimi de kalp seviyesinden yukarıda tuttum aynı sebepten. (NOT: Aşağıda değineceğim, turnike yapmak faydalı değilmiş)
Eşyalarımızı arabamıza yerleştirdikten sonra anahtarı arkadaşa verdim hızlı bir şekilde en yakın hastaneye doğru yola düştük. Bilenler bilir, Mayıslar'dan Eskişehir'e doğru giderken Değirmen Deresi'nin oralardan itibaren cep telefonu çekmemeye başlar. Oraya varmadan blackberry'imden internete girip yol üzerindeki en yakın hastanenin telefonunu öğrendim. Hastaneyi arayıp bilgi verdim, elimden ve ayağımdan akrebin soktuğunu ve yaklaşık 30-40 dakika kadar sonra acile varmış olacağımı haber verdim. Acilen alınacak tedbirleri öğrendim. Öğrenmekten ziyade yapmış olduğum işlemlerin doğruluğunu teyit ettirmiş oldum. Bir de bu vakaya kendilerinin bakamayacağını (sanırım yeni bir özel hastane olduğu için konunun uzmanı bir doktor mevcut değildi, hatırlatırım günlerden de pazar) Tıp Fakültesine gitmemi önerdiler.
Yol boyunca telefon çekmedi daha önceden de tecrübe etmiş olduğum gibi. Yolda da bizimkilere benim konuşmamda bir bozukluk, bir baygınlık hali, bir anormallik oup olmadığını sürekli kontrol etmelerini söyledim. Ayrıca ben her ihtimale karşı sağ ayağımı ve elimi yukarda tutmaya devam ettim. Yanımızdaki suyu soğuk tutmak için getirmiş olduğumu buz kalıplarından birini ayağıma diğerini de bileğime bastırdım. (Bu hareket doğru olmuş)
Eskişehir'i bütün olarak görebildiğimiz Bozdağ'ın tepesine gelince telefonlar çalışmaya başlar. Hemen Eskişehir Yunusemre Devlet Hastanesi'nin acil telefon numarasını buldum, yine cep telefonumdan bağlanarak. Aradım, durumu anlatım bakıp bakamayacaklarını sordum. Bakabileceklerini söyleyince de Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesine gitmeye gerek kalmadı. Biz doğruca eskiden SSK Hastanesi olan Yunusemre Devlet Hastanesine acil giriş yaptık.
Hemen ilgilendiler. Pazar günü olduğu için olsan gerek bir sürü hasta acilde bile sırada bekliyorlardı. Fakat beni fazla bekletmeden kontrol ettiler. Tansiyonumu ölçtüler, normaldi. Tahlil için kan aldılar. Biraz beklettiler anormal bir durum var mı diye. Bu arada nöbetçi doktor da uzman doktora telefonla danıştı. Sonrasında bir tetanos aşısı vurdular. Dengeli Elektrolit Solüsyonu diye bir serum bağladılar. Böylelikle hayatımın, aklımın erdiği dönemleri içerisinde ilk defa serum yemiş oldum. (Daha dur bugün ne ilkler göreceğiz...) Serumun bitmesine yakın, acildeki nöbetçi doktor uzman doktorun tavsiyesi ile Akrep Serumu diye bir iğne vurdular kalçamdan. Etti 2; hayatımda bildiğim kadarı ile ilk defa kalçamdan iğne yedim. Tabi bu iğneyi vurmadan önce çok azını kolumun deri altından uygulayıp 15 dakika kadar beklediler alerjimin olup olmadığını anlamak için. Alerjik bir durum görülmeyince kalçamdan serumun tamamını zerk ettiler.
Bu arada elimin ve ayağımın durumu hakkında bilgi vereyim. El bileğimdeki sızlama bitmiş gibiydi ya da çok azalmıştı. Ama sağ ayak bileğimdeki sızı iyice arttı. Başka bir yerimde herhangi bir ağrı sızı hissetmiyordum ya da herhangi bir anormallik.
Hemşire daha doğrusu hemşir bana toparlanabilirsin dedi, ben de işlemin tamamlandığını zannedip toparlandım gidiyorum ki "dur nereye" diye çevirdiler yoldan. "Toparlan deyince toparlan evine git anladım" dedim. Meğerse donunu toparla demek istemiş... Ben tamam zannedip eve gitmeyi planlarken uzman doktor bir gece tedbiren kalmamı istemiş. Annem yatış işlemlerini gerçekleştirdi. İşte o an canım çok yandı, çünkü ben evime gitmeyi planlıyordum. Hayatımda ilk defa hastanede yatacaktım; etti 3. Allah kimseyi düşürmesin.
Bekle dediler, üstüne üstlük bir de burnumdan oksijen verdiler (nedenini hiç bilmiyorum). Annem beni böyle görünce bir de yatacağımı öğrenince iyice paniklemiş koşturarak girdi acil müdahale odasına. Ben annemi sakinleştirirken doktor da geldi. Sorduk durum nedir diye; "Tedbiren bir gece kalmalısınız" dedi. "Kan tahlillerinizde de herhangi bir problem çıkmadı fakat sonuçta zehirli bir böcek tarafından zehirlendiniz. Akreplerin öldürücü olma ihtimali de var. Akrep zehri böbreklere zarar verebilir. Herhangi bir anormallik görülmemesine karşın tedbiren burada kontrol altında kalmanız iyi olur, evde bir sorun çıkarsa gelip gitmeniz, bizim müdahale etmemiz daha zor olur" dedi. Güzelce sorduk güzelce yanıt verdi doktor. Sonra annemi çıkarttılar odadan. Biraz daha bekledikten sonra beni acilden çıkarıp hastane bölümüne yatırmak üzere bir hastabakıcı geldi, tekerlekli sandalye getirmiş. Bin seni götüreyim dedi. Ben gerek yok kendim giderim, şimdi annem daha da telaşlanır diye kalktım ayağa. Sanırım hastabakıcılar tembihlenmiş olsa gerek, "sen şimdi otur da kapıdan çıkınca kalkarsın" dedi. Öyle de yaptık, kapıdan tekerlekli sandalyeyle çıktım(bu da ilk, etti mi 4) acilden sonra hemen kalktım kendim yürüyüp hastanedeki odama geldim.
Koğuşumuz pardon hastane odamız 8'er kişilik. Ben gelince herkes Allah kurtarsın, pardon geçmiş olsun dediler. Ben de odaya gelince yaş ortalaması iyice bir düştü. Şu anda bu yazıları yazmakta olduğum odamda genellikle nefes darlığı çeken yaşlı dedeler var. Bir iki tane de tansiyon hastası orta yaşlı hastalar. Buradakiler sanırım bir kaç gündür buradalar ve birbirleri ile iyice ahbap olmuşlar. Sağolsunlar hemen yardımcı oldular. Örneğin az önce yemek saatiymiş, yemekler dağıtılmış. Hemen görevliyi bulup yeni biri geldi ona da yemek bırak dediler. Ben gerek yok, daha doktor bile görmedi dediysem de yemek geldi. Tam yemeğimi kaşıklarken (kaşık ve çatalımı da sağolsun oda arkadaşlarım verdi) doktor bey geldi, bir kaç soru sorarak bir form doldurdu. Akrep sokmasının irsi olup olmadığını yani ailemde daha önce böyle bir olay olup olmadığını bile sordu...
Tam karşımda yatmakta olan hasta amca da iki sefer akrep tarafından sokulmuş. Bir gün boyunca sokulan yer şiddetli ağrır tam bir gün sonra sanki saati varmışçasına ağrı kesilir dedi. Aynı şeyi doktor da söyledi. Anormal bir durumum olmadığını, bir gün kadar ağrısı olacağını söyledi o da. Ben bileğimdeki ağrının geçtiğini ama ayağımdakinin daha da şiddetlendiğini söyledim. Önce ayağını mı soktu diye sordu. Ben önce el bileğimi sonra ayak bileğimden soktuğunu söyledim. Doktorun dediğine göre bir akrep sadece bir kez sokarmış. Bendeki duruma göre iki farklı akrep tarafından sokulmuş olabilirim. Buna göre üç ihtimal var;
1. ya ben iş üzerindeki iki akrebi rahatsız ettim
2. ya da bir yuvaya çomak soktum farkında olmadan
3. ya da geçen ay yakalayıp alkolde sakladığım akrebin sülalesi kan davası için buluşmuş beni bekliyorlardı gelince intikamlarını aldılar.
Bu arada bugün havanın aşırı sıcak olduğunu ve bu sıcakta özellikle arı, akrep gibi ısırıcı/sokucu hayvanların sataşacak yer aradıklarını not etmem gerek.
(
Bu akrebi yine bahçede yakalamıştık. Bir su şişesine koymuştum, bir kaç saat sonra kurtulamayacağını anlayınca kendini sokarak intihar etti. Asil hayvan. Ben de ziyan olmasın diye kenelere yaptığım gibi alkolün içine attım. Fotoğrafta görüldüğü gibi.
Biz doktorda kalmıştık, oradan devam edelim. Doktor bey akrep sokması konusunda tecrübeliymiş benim şansıma. Daha önce görev yaptığı Mardin'de akrep sokması vakası çok yaşanırmış. Malum oralarda hem daha çok hem de daha zehirliler bu hayvanlar. Bu arada bir de müjde verdi bana, akrep tarafından zehirlenenler on sene romatizma ağrısı çekmezmiş. Herhalde vücudun zehre karşı kendisinin geliştirdiği savunma sistemi bu arada romatizmal ağrıları da yok ediyor. Demek ki "bazen şer görünen hayır, hayır görünen şer" olabiliyormuş. İnşallah benim kronikleşmiş bel ağrısını da giderir. Bu taktıkları serum da fena değilmiş hani, canlandırdı kendime getirdi beni. (Acayip enerji verdi bir solukta buraya kadar yazmışım. Notepad++'ın söylediğine göre şu an itibari ile tam 9627 karakter olmuş)
Doktor bir serum daha yazmış. Hemşire hanım koluma bağladı serumu. Buna canım sıkıldı, çünkü özgürlüğüm kısıtlandı. Bir de Parol (parasetamol içeren ağrı kesici) verdi hemşire hanım biri akşam biri sabah olmak üzere iki adet. Ben yutmadım, yani hapı içmedim; şu an gerek yok gibi. Bir de merhem vermiş "lokalen". Galiba bu da deriden uygulanan lokal bir ağrı kesici. Bunu sürdüm elime ve ayağıma azıcık ağrıyı dindirdi.
Ben acil geldiğim için, Facebook'ta da yayınladığımı fotoğraftaki gibi tarla kıyafetlerim vardı üzerimde.(fotoğrafı annem iyi çekememiş. Orada acı çekiyormuşum gibi görünüyor ama olayın trajikomikliğine gülüyordum o sırada. Akrep sokması, acil servis, annem ve facebook...)
Sağolsun arkadaşım Onur annemi de alarak evime gitti. Eşim bana temiz kıyafetler, tıraş takımı gibi ihtiyaçlarımı hazırlamış ve Onur'la birlikte geldi yanıma. Bir karşılama, tüh vah ve sakinleştirme merasiminden hemşireyi çağırdık. Hemşire hanım kolumdan serumu çıkartır çıkartmaz hemen lavaboya gittim. Bir güzel tıraş oldum, elimi yüzümü yıkadım, ıslak havlularla teyemmüm eder gibi küçük bir temizlikten sonra kendime geldim. Kıyafetlerimi de değiştirdim. Böylece kirli elbiselerimden dolayı oturmaktan bile çekindiğim yatağıma güzelce uzanabildim. Hanım gelirken bir de netbookumu getirdi. Ben de hemen aklımdayken tuşlara sırasıyla dokunarak bloguma yeni yazımı(işte bu yazıyı) yazmaya başladım.
Ben bu yazıyı yazarken kolumdaki serum da bitti. Hemşire hanım serumu sökerek bana özgürlüğümü geri verdi. Özgürlük çok önemli, kolumda serum olduğu için rahat hareket edememek bile özgürlüğü kısıtlıyor. Ben buna bile dayanamazken Allah yanımdaki diğer hastaların ve elbette ki tüm yatmakta olan hastaların yardımcısı olsun. Allah'tan tüm hastalara acil şifalar dilerim.
İşin aslı ben biraz da hastane ortamını görmek istediğim için ısrar etmedim eve gitme konusunda. Arada bir buraları görmek sağlığımızın kıymetini daha iyi anlamamıza vesile oluyor. Şu anda ben burada en iyi, en sağlam, en rahat hastayım.
Şu anda durumum gayet iyi, herhangi bir sıkıntım yok çok şükür. El bileğimde hiç ağrı yok. Ayak bileğimdeki şiddetli sızı devam ediyor. Ara ara atak yaptığı oluyor, aniden iğne batması gibi.
Eksik olmasın eş dost arıyor geçmiş olsun dilemek için. Serumdan da kurtuldum az önce yazdığım gibi. Rahat ve özgürüm yani. Gece burada kalacağım, bir nevi otel gibi farzediyorum burayı.
Değerli arkadaşım Onur ve elbette hanımım da yanımda refakatçi olarak kalmayı teklif ettiler ama onları gönderdim. Hiç gerek yok, burada zaten hemşireler de iyi bakıyorlar. Hatta oda arkadaşlarım hemşirelerden de iyi bakıyorlar. Muhabbet de iyi. Şimdilik aklımdan parmak uçlarıma dökülenler bunlar. Gelişmeleri yazarım, meraklılar da okur.
Bu yazımın sonunda sorumluluk almamak için çok ayrıntıya girmeden, kendi öğrendiklerim ve uyguladıklarımdan bir iki önemli noktayı paylaşmak istiyorum:
* Isırılan bölge sabunla ve bol suyla temizlenmeliymiş.
* Buz koymak faydalıymış. Hem ağrıyı dindiriyor hem de zehri yavaşlatıyor.
* Akrep sokmasında zehrin kana karışmasını engellemek için turnike yapmaya gerek yokmuş çünkü zehir yayılmıyormuş. Arı sokması, pire-sivrisinek ısırması gibi yani. Zehir o bölgede kalıyor.
* Sokulan yeri kesip kanatarak kanı akıtmak ya da emip tükürmek doğru değilmiş. Yara üzerinde hiç bir işlem yapılmamalıymış.
<-------------------------- Ertesi Gün -------------------------->
Geceyi şiddetli bir ayak ağrısı ile geçirdikten sonra sabah nasıl olsa taburcu olurum düşüncesiyle yatağımı da toplamıştım. Amma ve lakin doktorum "-Her ne kadar tahlillerin gayet iyi çıkmış olsa da tedbiren bir gece daha kal" dedi. Ben şaka yaptığını sanıyordum ama değilmiş :( Uflaya puflaya bir gün daha kaldım hastanede. Damardan bir paket daha serum yedim şu Dengeli Elektrolit Solüsyonundan.Bugün bol bol sörf yaptım internette, film izledim uzun zamandır playlistemde bekleyenlerden. Akşama doğru işyerimden bir buket çiçek geldi. Eksik olmasınlar, bizi burada unutmadılar.
Akşam hemşire geldi, kabadan bir iğne yaptı. Acaip acıttı; ben yanınca oda arkadaşlarım pek bir keyiflendiler. Hemşireye sordum "-Bu ne" diye; "-Novalgin" dedi. "-Yahu benim ağrım yok sızım yok. Niye yedim şimdi bu iğneyi durup dururken. Bu daha çok ağrıttı" deyince "-İçinde bir de Avil var" dedi. Antihistemanikmiş yani bildiğiniz alerjik kaşıntı giderici. Valla bence ben bu iğneyi boşuna yedim. Canım da çok yandı. Bana göre tek faydası uyku yapıyor olması. Gece pek bir rahat uyudum...
<-------------------------- Bir Ertesi Gün Daha-------------------------->
Bu sabah daha da garantili toplandım. Dün doktor geldiğinde gecelik kıyafetlerimi çıkarmamıştım. Herhalde o da daha çıkmaya hazır değil diye düşünmüş olacak ki beni bir gece daha tutmuştu burada. Bu sefer baştan aşağı hazırlandım. Ayakkabımı bile giydim, çantam da hazır. Git dedi miydi hemen kaçacağım. Zaten kal dese bile firar edip yine de çıkacağım. İyice sıkıldım. Pek bir zor geldi bana bir yere çakılı kalmak.
Her neyse, doktorum sabah vizitesine vaktinde geldi. Beni taburcu etti. "Freedoooooooooom" (Özgüürrrrlüüüüüüükkk!) BraveHeart'ın son sahnesindeki gibi... Hemen işlemlerimi yaptırıp çıktım.
Artık sapasağlamım, bu iki günlük maceramın faydalı yan etkisi, verilen akrep serumunun at kanından elde ediliyor olmasından mıdır nedir, kendimi beygir gibi hissediyorum. Doping etkisi yaptı. Biraz da kanım temizlendi herhalde serumlar sayesinde. Çok şükür şimdi hiç bir sıkıntım kalmadı.Doktorumun dediğine göre 10 sene kadar da romatizma ağrısı da çekmeyecekmişim.
Allah kimseyi hiç bir nedenden dolayı hastaneye düşürmesin. Bu maceranın sonu...
<-------------------------- SON -------------------------->
http://www.giriver.com/forum/saglik/akrep-sokmasi-ve-akrep-sokmasina-karsi-alinabilecek-onlemler-ile-ilk-yardim/
http://www.uzmantv.com/akrep-sokmasi-durumunda-hastanede-neler-yapilir
http://www.uzmantv.com/akrep-sokmasi-durumunda-ne-yapmaliyiz
http://www.uzmantv.com/akrep-sokmasi-vucudu-nasil-etkiler
0 yorum:
Yorum Gönder