8/16/2011 12:41:00 ÖS
babamonk
Henüz yorum yapılmamış
"Haydaa dikelek de ne demek?" diye merak edenlere yazımın sonuna bakmasını tavsiye ederim; kendisi en beğendim karikatürlerden birisi olur.
Biz gelelim şimdi kendi olayımıza; KüçükBahçem'de yer sıkıntısı olduğundan en ufak toprak parçasını bile değerlendirmeye çalışıyorum. Hatta toprağın yetmediği yerde topraksız tarıma başvuruyorum. Bunun bir uygulaması ise bir
yağmur suyu borusuna perlit doldurarak yapmış olduğum çilek saksısı. (Aslında buna saksı mı denir onu da bilemiyorum). Şöyle bir şey;
İçi perlit dolu, dışı beyaz çorap ile sarılı olan boruyu yukarıdaki fotoğraftan da görebileceğiniz gibi evimin dış duvarına astım. Boruda açtığım deliklere de çilek fidelerini yerleştirdim. Topraksız tarım dedik de susuz tarım anlamına gelmiyor bu elbette. Aksine, perlit nötr yani içinde herhangi faydalı yada zararlı bir mineral içermediği için sulama daha da önem kazanıyor. Suyun içerisine gerekli minarelleri uygun oranlarda ilave etmek gerekiyor. Bu mineralleri seracılardan temin etmiştim. Zaten
şuradaki ilk yazımda bunlardan bahsettiğim için burada yeniden ayrıntıya girmeye gerek yok.
Suyu ise bir boş kola şişesi ve serum aparatı aracılığıyla borunun en üstünden damla damla veriyordum. Fakat şişeyi doldurmayı unuttuğumuz ya da evde olmadığımızda suyunu veremediğimiz için bir çok kez bitkilerin kurumasına neden olduk. Ayrıca verdiğimiz mineralli suyun fazlası da boşa akıp gidiyordu. Sonradan borunun en altına küçük bir yoğurt kovası ilave ederek fazla suyu burada toplayıp yeniden kullandım.
Şimdi ise işi biraz daha otomatiğe bağlamak için dikelek olan çilek boru-saksıyı (hah bu terim daha iyi oturdu) yatalak hale getirdim. Şöyle ki;
Boruya hafifçe bir eğim verdim ki su yerçekiminin etkisi ile aşağı doğru yavaşça akabilsin. Mineralli suyu da damacanadan temin ederek daha önce
otomatik sulamalı saksımda kullandığım su motoru ile boru-saksının üstünden veriyorum. Yukarıdan verilen ve bitkiler tarafından kullanılmayan suyun fazlası yavaşça huniye oradan da damacanaya geri dönüyor. O da şöyle oluyor;
Son derece basit bir düzenek. Aklınıza niye boru-saksıyı yatay duruma getirmek için uğraştığım gelebilir. Aslında bunun yanıtı da basit. Kullandığım akvaryum motoru suyu en fazla 1 metre yukarıya kadar basabiliyor. Borunun yüksekliği ise yaklaşık 2m kadar yani motor, suyu boru-saksının en üstüne kadar basamadı. Daha güçlü bir akvaryum motoru ise çok pahalı. Evde boşta duran dalgıç pompa da damacanayı su daha devirdaim olamadan 15 saniyede tamamen boşaltıyor, bu nedenle onu da kullanamadım. Bu durumda en basit çözüm dikelek boruyu yatalak -aslında biraz "köşegenelek" (bu terim de benden Türkçeye hediye olsun) olarak duvara asmak oldu. Motoru bir zamanlayıcıya bağladım, bir saat çalışıyor bir saat dinleniyor. İşte böyle...
Unutmadan, artık halka mal olmuş o efsane karikatür:
Esen kalın.
.
6/30/2011 02:40:00 ÖS
babamonk
Henüz yorum yapılmamış
KüçükBahçem'e fideleri Haziran başı itibari ile dikmiştim. Aradan yaklaşık bir ay geçti; öğlenleri güneşli ve sıcak hava, akşamları yağmur (bazen de dolu) yağışı ile geldik bu güne...
Tohumdan yetiştirdiğim altın kirazların (altın çilek, inka eriği, yer kirazı, cape bektaşı üzümü, güveyfeneri, goldenberry, physalis peruviana, poha; herkes bir isim takmış) viyolde büyümesi durdu.
Anlaşılan bitkinin kökü daha fazla gelişmek için serbest alan bulamıyor.
6/01/2011 09:27:00 ÖS
babamonk
1 yorum
İnsanlar neden çok katlı binalarda yaşarlar? "Dar alanda dikine yükselerek daha fazla insanı sığdırabilmek" diye yanıtlıyorum bu soruyu kendi kendime.
Aynı şekilde dar alanda kısıtlı toprakta daha fazla ürün almak için de benzer yapılar var. Mesela daha önce www.agaclar.net adresinde görmüş olduğum dikey çilek yetiştiriciliği gibi. Ben de kendi evimde denemeye karar verdim. Fotoğraflarda da görülebileceği gibi bir yağmur suyu borusunu çeşitli yerlerinden deldikten sonra buralara çilek fideleri yerleştirdim. Bu arada borunun altını kör tapa ile kapattıktan sonra içine perlit doldurdum. Yani aslında bir çeşit topraksız tarım yapmış oluyorum bu şekilde.Çileklerin dibinden perlit dökülmesini engellemek için de boruyla aynı renkte ince kadın çorabı geçirdim boylu boyunca...
Su deposu olarak önceleri dibi ve tepesi delinmiş su şişesini kullanıyordum. Sonradan bir kola şişesini, eczaneden aldığım serum tertipatı takarak kullanmaya başladım. Hem ayarlanabilir olması sayesinde suyun saatte ne kadar akacağını da belirleyebiliyorum. Örneğin, çok sıcak olmayan bugünlerde 125 ml/saat şeklinde ayarlı. Yukarıdan verdiğim besin katkılı su perlit içinde süzülerek en alta kadar rahatlıkla ulaşabiliyor. Seracılıkta kullanılan bitki besinini agaclar.net üyelerinden almıştım. (Bakınız:
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=11855)
İnşallah bol bol çilek yemek de nasip olur. Geçen gün ilk kızaran çileğin tadına ailecek baktık, gerçekten de çok nefisti.
|
Duvarda asılı olan çileklerim |
|
Su akış miktarını serum aparatı ile ayarlayabiliriz |
------- *** ------- GÜNCELLEME 28.05.2010 ------- *** -------
Günde bir-iki tane çilek toplamaya başladım bile. Tadı beklediğimden çok daha iyi. Bir de insan kendi yetiştirince daha bir lezzetli oluyormuş.
------- *** ------- GÜNCELLEME 02.06.2010 ------- *** -------
Su borusunda yetiştirdiğim çilekler meyvelerini vermeye başladı. Bugün (2 Haziran Çarşamba) itibari ile görüntü aşağıda. Lezzet ise benim damağımda...
--------> 1 Haziran 2011'de eklenen bölüm <----------
Bu sene de yediveren denilen modelden çilek aldım. Yine diktim boruya çilekleri inşallah bu sene geçen seneye göre daha fazla çilek yeriz.
--------> 1 Haziran 2011'de eklenen bölüm sonu <----------
İlk fotoğrafta yerde görülen sandıklarda da patateslerim var. Onu başka bir zaman yazacağım. [Yazdım bile, tam şurada "
Sandıkta Patates Yetiştirmek" ] esen kalın.
1/31/2011 03:14:00 ÖÖ
babamonk
Henüz yorum yapılmamış
Zaman Atlamalı Çekim Tekniği (Time Lapse) ile hazırlanmış videolar sayesinde aslında gözümüzün önünde yavaş yavaş gerçekleşen büyüme, çürüme gibi olayları hızlandırılmış olarak görebilmek mümkün olabilmektedir.
Çürüyen muz, üzüm, şeftali, domates, kabak, kavun, karpuz...
www.gbtimelapse.com adresinden, Mike Posehn'in çalışması:
Bir domatesin çürümesi:
Bir çileğin çürümesi:
Çürüyen sebze-meyvelerin arasından yeni bir hayat ortaya çıkıyor:
Hep çürüme görüntüleri olacak değil ya, işte bir bitkinin topraktan çıkışı:
.
.
Teknik wikipedia'da şu şekilde geçiyor (
Yazının tamamı için tıklayınız)
Time-lapse photography is a cinematography technique whereby each film frame is captured at a rate much slower than it will be played back. When replayed at normal speed, time appears to be moving faster and thus lapsing. Time-lapse photography can be considered to be the opposite of high speed photography.
Processes that would normally appear subtle to the human eye, such as the motion of the sun and stars in the sky, become very pronounced. Time-lapse is the extreme version of the cinematography technique of undercranking, and can be confused with stop motion animation.
Yazının tamamı için tıklayınızVideolar
www.youtube.com adresinden alınmıştır. Şu saçma sapan youtube'a erişim yasağı nedeniyle buraya da yüklenmiştir.
7/28/2010 01:40:00 ÖÖ
babamonk
4 yorum
(NOT:Bu yazıyı Facebook’tan okuyorsanız yukarıdaki linke tıklayarak yazının tamamına ve fotoğraflarına ulaşabilirsiniz.)
Tekrar merhabalar, geçtiğimiz günlerdeki acı-tatlı telaşlarımız nedeniyle bahçemle ilgili yazılara biraz ara vermiştim. Tabi küçük bahçemi ihmal etmedim ama o zamandan beri de bloguma yazamamıştım; peki şimdi var mısınız küçük bahçemde minik bir gezintiye…
|
Evimin önündeki küçük bahçem |
Önce bütünü bir görmek lazım, ben de merak ediyorum aslında ne nerede diye. Bu fotoğrafı işaretlerken belli oldu, biraz fazla abartmışım…
- Bahçemin, evimin, hayatımın en güzel iki meyvesinden büyük olanı: Oğul Monk. (Bu seneki meyvemizin, 1 haftalık tatlı kızımın fotoğrafları daha sonra inşallah)
- Çit bitkisi ligustrumlar, geçen sene ramazan ayında dikmiştik.
- Domates grubu. Okun işaret ettiği yerdekiler pembeler.
- Domateslerin arkasında, duvar kenarında patatesler.
- Hanım duvara asmış: sarımsaklar. Marketten satın alma, o da araya kaynamış.
- Küpe çiçeği.
- Ayçiçeği; kendi kendine çıktı, sökmeye kıyamadım. Şimdi kocaman oldu.
- Sarmaşık gül. Fakat sarılacak bir yeri yok henüz.
- İkinci grup domateslerim. Cinsini bilmiyorum, karşı komşum fide olarak vermişti.
- Sandıktaki patatesler.
- Borudaki çilekler. Perlit içerisinde yetişiyorlar. Her gün 2-3 tane çileğimiz çıkıyor tadımlık.
- Aşı güller. 7 kök almıştım her renkten ver demiştim satıcıya. Hepsi kırmızı çıktı.
- Evin önünde sağlı sollu menekşeler. Bir ara coşmuşlardı, bu aralar sıcaklardan mıdır nedir biraz solgunlar.
- Ne olduğunu bilmiyorum ama renk renk çiçekler. Tohumlarını köyden dayım vermişti. Bahar başında serpmiştim toprağa. Ne güzel de büyüdüler.
- Boş yer bulunca fidesini dikmiştim; bir adet salatalık. Tohumdan kendim fide yapmıştım.
- Akşam sefaları
- Domateslerin arkasındakiler; ayrıntıları bir sonraki fotoğrafta.
|
17 numaralı okun gösterdiği yer |
Domateslerin arkasında kalan kısımda da birçok fidem var. Pembelerin arkasında kalan cherry domatesler var mesela. Diğerleri de şöyle:
- Patlıcan
- Biber
- Kırmızı yağlık biber
- Kıl biber
- Acı süs biberi
- Brüksel lahanası
- Cherry turplar vardı ama pek iyi olmadı. Ancak 2-3 tanesi turp yaptı, çok sık dikmişim herhalde. Şu anda hiç yok, hepsini söktüm.
- Arada bir yerlerde nane var
- Kendi kendine çıkan semizotları da fena değil.
Her akşam işten gidince bunları sulamak, dibindeki yabancı otları sökmek büyük keyif. Hele hele dalından koparıp da taze taze yeme tadının tarifi yok. Bu işten keyif alınmasa zaten ne gereği var ki uğraşmanın. Biberin, domatesin kilosu en fazla 1.5 - 2 TL. Ara not: kendim uğraşınca iyice anladım ki çiftçinin hakkı ödenmez. Pazarda 1.5 tl olan domatesi tarladan 15-30 kuruşa alıyorlar. 1 tabak biber topladım 64 gr geldi. 1 kg için kaç tane gerekir siz hesap edin artık. O kadar gübrele, çapala, sula; hadi boş ver bunları sadece toplamak için bile o kadar eğil doğrul… İnanın çiftçilerimize yazık ediyorlar…
Neyse dediğim gibi, güzel olan kendin yetiştirebilmek, salata yapacağın zaman hemen kapının önündeki bahçenden dalından koparıp da taze taze yiyebilmek. Bize ütopik görünse de zaten anne-babalarımızın yaptığı şeyler değil mi bunlar? Hadi ben biraz olsun gördüm de bizim evlatlarımız domatesi, biberi, yumurtayı, tavuğu sadece marketten biliyorlar. Belki de hiç bilmeyecek hangisi ağaçta hangisi yerde hangisi kümeste yetişiyor. Domatesi taneyle alıp kredi kartıyla ödeyen bu nesil köylerde “gir bahçeye istediğini istediği kadar topla” deyip de 5 kuruş para istemeyenleri görünce zaten şok olmuyorlar mı? Bu güzellikler de kaybolmaz inşallah; tamamen doğal, tamamen organik sebze meyvelerimizin, endemik tohumlarımızın yerine Hollanda’dan; “one minute” çektiğimiz İsrail’den aldığımız tohumları kullandığımız gibi…
Her neyse, biz bahçemize dönelim yeniden. Fotoğrafları incelerken fark ettim de yukarıda listelememişim ama şunlar da var o kalabalıkta:
- 1 tane Ginko biloba fidanı
- Yaban mersinine benzeyen meyveleri olan bir çalı bitkisi
- Aralarda kadife çiçekleri
- Yeni ektiğim marul tohumlarının olduğu saksılar
- Sağ ve sol tarafta birer tane erguvan
|
Güllerim, arım, balım peteğim, aslan oğlum: Oğul Monk |
|
Çiçekler (Nedir bunlar?) |
|
|
Sandıktaki patatesler |
|
Borudaki çilekler |
|
Akşam sefaları |
|
Yerdeki patatesler ve saksıdaki brüksel lahanaları |
|
Salkım domatesler |
|
Biberler ve patlıcan |
|
Bu nedir bilen var mı? Yaban mersini olabilir mi? |
Bu kadarcık yerde bu kadar bitki. Doymamış gözüm, kıştan beri hazırlık yaptığım için bahar gelince dayanamayıp bahçenin her santimetrekaresine bir şeyler dikmişim. Seneye bu kadar abartmayacağım. Daha düzenli daha biçimli bir bahçe planlıyorum. Hele bu seneki mahsulü bir kaldıralım da…
Esen kalın.
.
6/02/2010 10:24:00 ÖÖ
babamonk
1 yorum
İnsanlar neden çok katlı binalarda yaşarlar? "Dar alanda dikine yükselerek daha fazla insanı sığdırabilmek" diye yanıtlıyorum bu soruyu kendi kendime.
Aynı şekilde dar alanda kısıtlı toprakta daha fazla ürün almak için de benzer yapılar var. Mesela daha önce www.agaclar.net adresinde görmüş olduğum dikey çilek yetiştiriciliği gibi. Ben de kendi evimde denemeye karar verdim. Fotoğraflarda da görülebileceği gibi bir yağmur suyu borusunu çeşitli yerlerinden deldikten sonra buralara çilek fideleri yerleştirdim. Bu arada borunun altını kör tapa ile kapattıktan sonra içine perlit doldurdum. Yani aslında bir çeşit topraksız tarım yapmış oluyorum bu şekilde.Çileklerin dibinden perlit dökülmesini engellemek için de boruyla aynı renkte ince kadın çorabı geçirdim boylu boyunca...
Su deposu olarak önceleri dibi ve tepesi delinmiş su şişesini kullanıyordum. Sonradan bir kola şişesini, eczaneden aldığım serum tertipatı takarak kullanmaya başladım. Hem ayarlanabilir olması sayesinde suyun saatte ne kadar akacağını da belirleyebiliyorum. Örneğin, çok sıcak olmayan bugünlerde 125 ml/saat şeklinde ayarlı. Yukarıdan verdiğim besin katkılı su perlit içinde süzülerek en alta kadar rahatlıkla ulaşabiliyor. Seracılıkta kullanılan bitki besinini agaclar.net üyelerinden almıştım. (Bakınız:
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=11855)
İnşallah bol bol çilek yemek de nasip olur. Geçen gün ilk kızaran çileğin tadına ailecek baktık, gerçekten de çok nefisti.
|
Duvarda asılı olan çileklerim |
|
Su akış miktarını serum aparatı ile ayarlayabiliriz |
------- *** ------- GÜNCELLEME 28.05.2010 ------- *** -------
Günde bir-iki tane çilek toplamaya başladım bile. Tadı beklediğimden çok daha iyi. Bir de insan kendi yetiştirince daha bir lezzetli oluyormuş.
------- *** ------- GÜNCELLEME 02.06.2010 ------- *** -------
Su borusunda yetiştirdiğim çilekler meyvelerini vermeye başladı. Bugün (2 Haziran Çarşamba) itibari ile görüntü aşağıda. Lezzet ise benim damağımda...
--------> 1 Haziran 2011'de eklenen bölüm <----------
Bu sene de yediveren denilen modelden çilek aldım. Yine diktim boruya çilekleri inşallah bu sene geçen seneye göre daha fazla çilek yeriz.
--------> 1 Haziran 2011'de eklenen bölüm sonu <----------
İlk fotoğrafta yerde görülen sandıklarda da patateslerim var. Onu başka bir zaman yazacağım. [Yazdım bile, tam şurada "
Sandıkta Patates Yetiştirmek" ] esen kalın.
5/28/2010 09:41:00 ÖÖ
babamonk
3 yorum
İnsanlar neden çok katlı binalarda yaşarlar? "Dar alanda dikine yükselerek daha fazla insanı sığdırabilmek" diye yanıtlıyorum bu soruyu kendi kendime.
Aynı şekilde dar alanda kısıtlı toprakta daha fazla ürün almak için de benzer yapılar var. Mesela daha önce www.agaclar.net adresinde görmüş olduğum dikey çilek yetiştiriciliği gibi. Ben de kendi evimde denemeye karar verdim. Fotoğraflarda da görülebileceği gibi bir yağmur suyu borusunu çeşitli yerlerinden deldikten sonra buralara çilek fideleri yerleştirdim. Bu arada borunun altını kör tapa ile kapattıktan sonra içine perlit doldurdum. Yani aslında bir çeşit topraksız tarım yapmış oluyorum bu şekilde.Çileklerin dibinden perlit dökülmesini engellemek için de boruyla aynı renkte ince kadın çorabı geçirdim boylu boyunca...
Su deposu olarak önceleri dibi ve tepesi delinmiş su şişesini kullanıyordum. Sonradan bir kola şişesini, eczaneden aldığım serum tertipatı takarak kullanmaya başladım. Hem ayarlanabilir olması sayesinde suyun saatte ne kadar akacağını da belirleyebiliyorum. Örneğin, çok sıcak olmayan bugünlerde 125 ml/saat şeklinde ayarlı. Yukarıdan verdiğim besin katkılı su perlit içinde süzülerek en alta kadar rahatlıkla ulaşabiliyor. Seracılıkta kullanılan bitki besinini agaclar.net üyelerinden almıştım. (Bakınız:
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=11855)
İnşallah bol bol çilek yemek de nasip olur. Geçen gün ilk kızaran çileğin tadına ailecek baktık, gerçekten de çok nefisti.
|
Duvarda asılı olan çileklerim |
|
Su akış miktarını serum aparatı ile ayarlayabiliriz |
------- *** ------- GÜNCELLEME 28.05.2010 ------- *** -------
Günde bir-iki tane çilek toplamaya başladım bile. Tadı beklediğimden çok daha iyi. Bir de insan kendi yetiştirince daha bir lezzetli oluyormuş.
------- *** ------- GÜNCELLEME 02.06.2010 ------- *** -------
Su borusunda yetiştirdiğim çilekler meyvelerini vermeye başladı. Bugün (2 Haziran Çarşamba) itibari ile görüntü aşağıda. Lezzet ise benim damağımda...
--------> 1 Haziran 2011'de eklenen bölüm <----------
Bu sene de yediveren denilen modelden çilek aldım. Yine diktim boruya çilekleri inşallah bu sene geçen seneye göre daha fazla çilek yeriz.
--------> 1 Haziran 2011'de eklenen bölüm sonu <----------
İlk fotoğrafta yerde görülen sandıklarda da patateslerim var. Onu başka bir zaman yazacağım. [Yazdım bile, tam şurada "
Sandıkta Patates Yetiştirmek" ] esen kalın.
Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.
Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.
Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-