Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
küçük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
küçük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KüçükBahçem'in 2012 yılı bilançosu


Kimi ne kadar ilgilendirir bilemiyorum ama ben günlük olarak mahsulümün kaydını tutuyordum. Bir mühendis olarak veri toplamak, kayıt tutmak, kıyaslama yapmak, analiz etmek gibi huylarım var işte ne yapayım...

Önünde KüçükBahçem'in bulunduğu evi aldığım seneden itibaren yani 2010'dan itibaren tutuyorum kayıtlarımı. Bu hesaba göre bu seneki (2012 yılı için yani) mahsul durumu pek iç açıcı değil. Özellikle de domatesler açısından. Ama patlıcan hasılatım iyi, %100'den fazla artış var.

Grafiğe bakıp da o küçücük, hepi topu 9 m2 olan bahçeden tonlarca ürünü nasıl kaldırmış demeyin hemen! Değerler gram bazında. Bir örnek vermek gerekirse bu seneki domates hasılatım 15 Kg'dan biraz fazla...




Grafiğe göre, domates üretimim her yıl düzenli olarak azalmış. Ben bunu Eskişehir şehir merkezine yazın geç gelmesine bağlıyorum. Domates için uygun süre bu sene daha da az sürmüştü önceki yıllara nazaran.

Biber kapasitem az çok belli 3-5 Kg. kadar.

Patlıcan kapasitem de sabit sayılır. Bu seneki rekolte artışını, geçtiğimiz sene "Bu bahçede patlıcan iyi yetişiyor hem de lezzetli oluyor" diyerek kök sayısını 3'den 5'e çıkartmama bağlıyorum.

Haa kök sayıları bu kadar, siz ne sanmıştınız ki?

Patlıcan her sene 3-5 kök, biber 5-8 kök, domates ise 8-12 kök kadar. E n'apayım bahçeye sığmıyor ki zaten.  Bu kadar küçük, saksılar hariç 9m2 (Dokuz metrekare) bir bahçe için aslında hiç de fena sayılmaz hani... Daha burada yazmadığım, grafikte göstermediğim, altın çilek, peppino, çilek, salatalık üretimim de var. Marul, maydanoz, dere otu, naneden hiç bahsetmiyorum bile. Kapı önünde ayaküstü atıştırdıklarımız, mangalın üzerine taze taze koparıp attıklarımız,  salatalarına katsınlar diye komşularımıza ikram ettiklerimiz de kayıt dışı bu arada...


Başta da yazdım ya bu değerler kimin işine niçin yarasın diye. Olsun ben kayda gireyim de; en azından aradığım zaman elimin altında olsun, blogumda yazılı bulunsun...

Bu sene 2013 yılında daha bol ürün alırız inşallah.
Kalın sağlıcakla.

ÖY, 15 Ocak 2013 @ Eskişehir


Kısacık Bir Küçücük Sera Hikayesi...

Kısacık Bir Küçücük Sera Hikayesi...


Sezon 1 - Bölüm 1 : "KüçükBahçem'in Küçük Serası" 17 Aralık 2011

"Günlerden bir gün, KüçükBahçem'deki son ürünleri de topladıktan sonra kışın bahçede ne yapsam diye düşünürken aklıma sera yapmak gelmişti" o an takvimde 17 Aralık 2011 yazmaktaydı. Oğlum "OğulMonk" ve kızım ile giriştik işe. PPRC boruları ölçtük biçtik, kestik, birleştirdik ve önclikle iskeletini hazırladık KüçükSeram'ın. Bu küçücük serayı yaparken amacımız portatif olabilmesi, kolaylıkla kurulup sökülebilmesiydi.



Nitekim o şekilde de oldu. Kesip yapıştırarak hazırladığımız borular ile iskelet parçaları oluşturuldu.  Sonrasında üzerine naylon örtüsünü de gerdik. Bayağı bayağı bir şeye benzemişti, artık KüçükBahçem'deki yerini alabilirdi.


Son kontroller kızım tarafından bizzat yapıldı.
KüçükSeram'ın KüçükBahçem'deki yeri turp ve lahanaların üstü oldu. Bununla beraber dışarıdaki saksılardaki marul, dereotu, maydonoz, çilek, çiçek gibi bitkileri de içeri koyduk.


Sezon 1 - Bölüm 2:"KüçükSeram ve turplarım; turp gibiler maşallah..." 28 Aralık 2011

KüçükSeram üzerine düşen görevi yerine getiriyordu. Dışarıdaki soğuk havaya nispeten içerisini sıcak tutarak içindekileri turpları ve lahanaları koruyordu. bu fırsatı değerlendiren turplarım da büyümeye başlamışlardı.



Sezon 1 - Bölüm 3: "Küçük Seramın Karla İmtihanı" 11 Ocak 2012

Gel zaman, git zaman derken ilk karımız yağdığında takvimde bu sefer 10 Ocak 2012 yazmaktaydı. KüçükSeram, üzerindeki kara rağmen ayaktaydı.


Sezon 1 - Bölüm 4: "Küçük Seramın Donla İmtihanı" 14 Şubat 2012

Bu sene kış biraz sert ve uzun sürdü. Yağan kar uzunca bir müddet yerden kalkmadı. Eskişehir'in meşhur ayazı da zorladı bizi. Dışarıdaki termometremiz artıya çıkmadı günlerce. Bu hava koşullarında, içerisine bir ısıtıcı koymayı akıl edemediğim KüçükSeram dimdik ayakta kalarak görevine devam etti.

En azından içindekilerin donmasına engel oldu.


Sezon 1 - Bölüm 5: "Bahar gelsin artık KüçükBahçem'e" 15 Mart 2012

Dedik ya bu sene kış biraz uzun sürdü diye, zaman geldi isyan ettik "Bitsin artık bu kış, Bahar gelsin artık KüçükBahçem'e" diye. Allah'ın işine karışılmaz ama biraz da haklılık payımız yok değildi. Günlerce hatta haftalarca hep negatifteydik. Güneş çıksa da bir türlü ısıtamıyordu bizi. Bu durumda dahi KüçükSeram görevine devam etti.




Sezon 1 - Bölüm 6: "Nihayet geldi bahar KüçükBahçem'e [2012 sezon açılışı]" 29 Mart 2012

Uzun süren kışın ardından yaşlı Dünya'mızın milyarlarca yıldır süregelen döngüsü gereği ilk baharı geldi, yerlerdeki kar eridi. Alnının ve üzerindeki karın akıyla çıktı KüçükSeram bu zorlu kış imtihanından. Seranın içindeki lahanalar bakımsızlıktan büyüyemedi ama minik turplarımın tadına bakabildik hiç olmazsa.


Artık vakti geçtiği için seranın içindeki tüm karalahana ve turpları söktüm, bir güzel temizledim. Toprağı hafiften çapalayarak havalandırdım.



Sezon 1 - Bölüm 7:"KüçükBahçem'in sonu (mu acaba?)" 2 Mayıs 2012

Derken hiç hesapta yokken çıkan ev tadilatı nedeniyle "KüçükBahçem'in sonu (mu acaba?)" diye düşünmeye başlamıştım. Tam bu noktada da KüçükSeram önemli bir görev üstlendi: KüçükBahçem'in toprağını koruma görevi. Evdeki tadilat nedeniyle KüçükBahçem'e hafriyat, harç, sıva, ve diğer yapı kimyasalları dökülürken KüçükSeram'ın blunduğu bölge korunuyordu KüçükSeram'ın sayesinde. İçindeki tohumluklarım da çimlenmeye başlamışlardı. Eğer ki bu küçücük seram olmasaydı bunlar da hafriyat altında kalacak ya da ayaklar altında kalarak zarar göreceklerdi. Seram bunlara da kol kanat gerdi fakat bu esnada üzerine düşen sıva parçaları nedeniyle kimi yerlerinden yırtıldı.

Üzerine denk gelen inşaat iskelesi nedeniyle iskeleti çöktü. İlgili yazımda da bahsettiğim gibi "Ustalar yıktı, ben her akşam yeniden kurdum seramı. Ben temizledim onlar yeniden batırdı bahçemi ama yılmadım."
Neticede tadilat işi de bitti. KüçükSeram bu testten de başarılı bir şekilde çıktı. Kendini feda etti ama içindekileri ve altındaki toprağı korudu.

Son anlarını yaşayıp son nefesini verirken bile görevine devam etti.

---oOo---

Artık bu zorlu sezonu başarıyla tamamladıktan sonra dinlenme hakkını kullanmak üzere önümüzdeki sezona, sonbaharın sonuna kadar istirahate çekildi. Üzerindeki naylon örtü yırtıldığı, sıva harcı ve yağlıboya nedeniyle kirlendiği için geri dönüşüme gönderildi fakat iskeletini oluşturan borular yeniden kullanılmak üzere söküldü.

Fotoğrafta da görüldüğü üzere, seranın iskeletini oluşturan PPRC boruların uzun olanlarına herhangi bir şey olmazken kısa ve çok eklemli parçalar genellikle eklem yerlerinden sökülmüş. Kullandığım yapıştırıcı ve hatta destek maksadıyla sürdüğüm sıcak silikon bile fayda etmemiş. Bir sonraki sene seramı yeniden kurarken buna dikkat etmek gerekecek.



Bir sonraki görevine kadar "İSTİRAHAT ET!" KüçükSeram...

.

Bahar gelsin artık KüçükBahçem'e

Yıllardır şikayet eder dururdum "Nerde o eski kışlar? Şimdikiler de kar mı, ben eskiden okula giderken kar belime kadar gelirdi" diye. (O zamanlarki boyum şimdiki belime kadardı ya neyse artık)

Bu sene de kar bir yağdı hala kalkmadı yerden. Geçen gün Eskişehir'den İstanbul'a gidip gelmem gerekti, tam bir macera. O macerayı kardeş sitemiz www.babamonk.com 'da anlatacağım   anlattım meraklısına. Gültepe - Korutepe tünelllerinde saatlerce mahsur kaldığımızı falan...Şimdiki konumuz KüçükBahçem ve KüçükSeram.

Geçen hafta sonu güneş çıkar gibi oldu, hava biraz ısındı karlar eridi diye sevinmiştik ama ertesi sabah durum aynen aşağıdaki gibiydi.

KüçükSeram'ın üstündeki kar örtüsü

Fotoğrafta da görüldüğü gibi KüçükSeramın üzerini kar örtmüş durumda. Yine de sağlam yapmışım ki o kadar kara hatta dona rağmen çökmedi.

Kar örtüsü sadece seranın üzerinde değilki, koskoca KüçükBahçem'in seraya kadar uzanan upuzun yolları da karla kapalı olduğundan serama ulaşmakta güçlük çekiyorum :)

KüçükBahçem de karlar altında, seraya giden yollar kapalı


Neyse mart geldi, cemreler de düştü. İnşallah yakında hava ısınmaya başlar...
Esen kalın.

3 Mart 2012 / Eskişehir


Küçük Bahçem Karlar Altında

Küçük Bahçem Karlar Altında

Ha bugün ha yarın derken nihayet bir sabah penceremin perdesini açtığımda dışarıdaki karı gördüm. Gece serpiştirmeye başlayan kar bu sefer hemencecik vazgeçmemiş, sabaha kadar yağarak oğluma “Bak oğlum kar yağmış, kardan adam yapalım mı?” diyebileceğim kadar da birikmiş dışarıda. OğulMonk’la birlikte çıktık karlar altındaki küçük bahçemize. Baba-oğul (oğlumla ben) ilk defa birlikte kardan adam yaptık birer tane. Yaptık ama dedik ya çoktandır kar yağmıyordu diye, kardan adam yapmayı da unutmuşuz. Zaten estetik yoksunu bir adamım, yaptığım kardan adam acayip bir şeye benzemiş; ben de adını “Ucube 2” koydum…









Yazın yemyeşil olan, domates, biber, patlıcan yetiştirdiğim küçük bahçem bugünlerde böyle bembeyaz bir örtünün altında. Her mevsimin ayrı bir güzelliği var, keşke her sene yaz yazlığını kış kışlığını yapsa, ikisinin arasında da bahar olsa…










Esen kalın, sıkı giyinin üşümeyin...


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping