O zamandan bu zamana bir hayli vakit geçti ve ben hiç bir gelişmeyi bloga aktar(a)madım. "Who Cares" diyebilirsiniz ama ola ki birinin umurundaysa diye benim umurumda olduğundan, KüçükBahçem'in son durumundan biraz bahsedeyim "care" edenlere.
Her gün biber topluyorum, ve hatta domates bile toplamaya başladım bu ara. Biliyorum biraz geç kaldım ama maalesef bu sene Eskişehir'in havası da bir acaip. O yüzden geç dikmiştim fideleri, dolayısıyla ürün de gecikti, ama dert değil zaten şu anda domatesin en pahalı olduğu dönem. O yüzden kendi bahçemdeki domatesleri şu anda yemek daha hesaplı geliyor bana.
Patlıcan da var yine ve her sene olduğu gibi çok lezzetli. Bahçedeki domatesler karışık bu sene. Çeri de var, pembe de, oturak da. Biberler de çeşitli; kapya, kıl, saksı, süs, çarliston... Hepsinden birer ikişer kök, çok fazla değil. Ha 1 sandık da patates var, unutuyordum az daha...
Bu sene ilaveten İstiridye Mantarı (evet mantar), balkabağı ve limon var KüçükBahçem'in bu sene vizyona giren bölümünde. Onlardan ayrıca bahsedeceğim. Ama biz öncesine gidelim yani flashback yapalım biraz.
Öncelikle tohumlar fideye, fideler fidana/bitkiye dönüştü bahçemde.
Büyüyen domatesleri askıya almak gerekiyordu ve öyle yaptım.
(Ara not: Fotoğraftaki sinek tuzaklarını farkettiniz mi? Ev yapımıdır, nasıl yapıldığını öğrenmek istiyorsanız buradan buyurun. Bu tuzaklar iyi hoş da yağmur yağınca doluyor; üstüne ufak bir şemsiye lazım ;) )
Yaptık ama bahçe yine çingen çadırına benzedi.
Evet sevgili fanlar ve canlar bu işlemlerden 20-30 gün sonra kızaran domateslerin tadına bakmaya, biberleri de ilave ederek gün aşırı melemen yemeye başladık. Kendin yetiştirip, dalından da kendin koparıp yiyince pek bi datlı oluyo dememişmiydik.
Bir ara hava yine acaipleşmişti. Dolu bile yağdı. Benim KüçükBahçem'e de zarar verdi, balkabağının yaprakları delik deşik oldu. Yaprak önemli değil de fotoğraftaki kabak da zedelendi ve sonra da çürüdü. Çöpe atmak zorunda kaldım. Allah çiftçimizi yangın, dolu, sel gibi felaketlerden korusun.
Yakın çekim...
Şimdilik haberler böyle. Esen kalın, enseniz neden kalın?
Ö.Y. 2 Eylül 2014 @ Eskişehir